logo

Kış Temel Eğitimi

Kış Temel Eğitimi

Temel Kış Kampçılığını Eğitimine hoş geldiniz. Temel Yürüyüşte ekip düzeni, yürüyüş teknikleri, Temel Kampçılıkta kampçılık, çadır kurma-toplama, kamp düzeni, zamanlamalar hakkında edindiğiniz bilgilerle şimdi de Kazma Eğitiminden önceki Kış Kampçılığı aşamasındasınız. Bu etkinlik üç gün iki gece sürüyor. Kar olduğu sürece kar eriterek su elde edecek ve etkinliğin TS’sinin planına göre üç gün boyunca gece ya da gündüz çıkışları yapacak, kış kampçılığı deneyimi edinecek, özetle kar üzerinde çadır kurma, yürüme, iz açma, karda ekip düzeni, ekip başlarının rotasyonu, ısı korunumu vb. konularda bilgilendirme alacaksınız. Yani dağda karla barışık yaşamayı öğreneceksiniz. Keyif almanız dileğiyle…. İYİ ETKİNLİKLER!!!

VÜCUDUN ISI KAYBETME YOLLARI ŞUNLARDIR:

  1. IŞIMA: Farklı sıcaklıklardaki yüzeylerin elektromanyetik dalgalar yoluyla birbirlerine ısı transfer etme yollarıdır. Vücuttan bu yolla transfer edilen ısı miktarını belirleyen faktörler çevredeki soğuk yüzeylerin sıcaklıkları ve vücudun bunları görüş açısıdır. Toplam ısı kaybının % 55’ini oluşturur.
  2. İLETİM: Maddelerin doğrudan teması sonucunda ısının moleküler seviyede transferidir. Etkileyen faktörler temas edilen yüzeyin sıcaklığı, aradaki malzemenin niteliği ve kalınlığıdır. Vücut sıcaklığından daha soğuk maddeler; örneğin kazma, ocak, tutacak gibi metal parçalarla direkt temas kara soğuk yüzeylere oturmak iletimle ısımızı alacaktır. Toplam kaybın %15’ini oluşturur. Su ısıyı havadan 25 kat daha fazla ilettiğinden dağda giysilerimizi kuru tutmamız gerekiyor. Kar topu oynamak kara oturmak vb olaylar giysilerimizi ve de vücudumuzu ıslatacağından bunları yapmamalıyız. Eldiven giymeyi bir alışkanlık haline getirmeliyiz.
  3. TAŞINIM: Konveksiyon olarak da adlandırılır. İletime benzer ama bu sefer cisimlerden akışkan olanı (su, hava vb.) hareket halindedir. Bu mekanizmada vücuda yaklaşan moleküller ısınır ve başka moleküllerle yer değiştirerek uzaklaşır. Vücudumuz sabit durumdaki katı cisimdir ve daha soğuk akışkan olan rüzgar vücuttan ısıyı alıp götürür. Etkileyen faktörler akışkan, yani hareket halindeki maddenin örneğin rüzgarın hızı, yoğunluğu ve sıcaklığıdır. Önlem olarak açık bölge bırakmamalı yüzü vücudu elleri mümkün olduğunca giysilerle kapatmalıyız.
  4. TERLEME, SOLUMA: Suyun buhara dönüştürülmesi sırasında yitirilen ısıdır. Ter fazla ısıyı atmak için vücudun suyu buharlaştırıp dışarı atmasıdır. Solunum ise havanın akciğerlere girdiğinde ısıtılması ve dışarıya yüksek bir nem oranıyla atılmasıdır. Bu iki yolla kontrol edilemeyecek derecede ısı kaybedilir. Toplam kaybın %30’unu oluşturur.1/6’sı solunumla geri kalanı ise deriden olur.

VÜCUT ÖNLENEMEYEN ISI KAYBINA KARŞI NASIL ÖNLEM ALIR?

  1. TİTREME: Kasların istemsiz olarak hareket etmesi sonucunda yüzeydeki ısı üretimi en çok %500 oranında artar. Bu tepki ancak birkaç saat sürebilir sonrasında kasların yorulması ve yakıt depolarının bitmesiyle kesilir.
  2. KAN ÇEKİLMESİ: Vücut ısı kaybını engelleyemediğinde eller ve ayaklar gibi uzuvlarda dolaşımı azaltır, kanı çekerek daha hayati önemi olan organları korumuş olur.

HİPOTERMİ (HYPOTERMIA):

Halk arasında donma olarak bilinir. Vücut ısısındaki (Ort.37°C) genel düşmeler sonucu meydana gelir. Bunun sebebi çoğunlukla vücuttaki ısı üretiminin ısı kaybından daha az olmasıdır. Bir insanın vücut ısısı 35 °C nin altına düştüğünde hipotermiye girmiş kabul edilir. Bunu çok değişik sebepleri olabilir. Ama en belirgini soğuğa maruz kalmadır İkiye ayrılır:

  1. Hafif hipotermi
  2. Ciddi hipotermi

HAFİF HİPOTERMİ:

37°C – 35°C : Üşüme hissi titreme deride hissizlik başlar,kasların verimi düşer,kendi kendine söylenir. Böbreklere giden kan artar ve idrar artar.

35°C – 34°C: Kendini güçsüz hisseder, yavaş yürümeye başlar. Belirgin koordinasyon eksikliği görülür. Akıl karışır, saçmalar, kayıtsızlık başlar.

34°C – 32°C: Koordinasyon iyice azalır, tek başına yürüyemez, ayakta durmakta güçlük çeker, sürekli tökezler, düşer. Ellerini kullanmakta zorlanır. düşünmesi ve konuşması yavaşlar, hafıza kaybı başlar. Hastanın üşüyen elleri ve ayakları acır fakat bir şeylerin ters gittiğini reddeder.

CİDDİ HİPOTERMİ:

32°C – 30°C: Titreme iyice azalır, durur, yürüyemez, ayakta duramaz. Tutarsızdır; soğuğa karşı korunmaya ihtiyaç görmez.

30°C – 28°C: Kasları sertleşmeye başlar, yarı bilinçlidir. Kalp atışları ve solunum belirsizleşir, gözbebekleri genişler.
T < 28°C: Bilincini tamamıyla yitirir, 20°C’de kalbin durmasıyla ölür.

Fizyolojik açıdan bakılacak olduğunda, eğer vücuttan genel bir ısı kaybı meydana geliyorsa vücut yüzeyindeki sinirler yüzeydeki damarları bloke ederek kanı hayati olan iç organlara çeker. Genel olarak ısı -10 derecenin altına düştüğünde soğuktan dolayı bu sefer sinirler işlevini yitirir ve yüzeye giden kana izin verirler. Bu aşamada kişi kendini ısınmış zanneder ve titreme kaybolur. Yüzeye gelen kan kılcal damarlar yoluyla havayla daha fazla temas edeceğinden aslında ısı kaybı daha fazla artmaktadır. Yüzeyde soğuyan kan iç organlara döndüğünde onların da ısısını çalar bu döngü bir yerde engellenmezse kişi komaya girip ölünceye kadar devam eder. Hipotermia gelişimi sırasında kalp önce hızlı atar fakat zamanla yavaşlar. Zamanla kalp vücuda yeteri kadar kan pompalayamamaya başlar. Böbrekler ise idrar oranını arttırır. Sebepleri böbreğe daha fazla kan gelmesi veya doğrudan soğuğa maruz kalmasıdır. Merkezi sinir sistemi de etkilenir. Yürürken tökezleme, düzgün konuşamama gibi örnekleri vardır.

NASIL ÖNLENİR? :

Her şeyden önce dağcı enerji korunumunun önemini ve esasını çok iyi kavramış olmalıdır.

  • Gereksiz giyimden kaçınılmalıdır. Bu fazla terlemeye dolayısıyla ısı kaybına yol açacaktır. Dağcı kat kat giyinir. Böylece terlemeden yürüyebileceği katmanı kolayca belirlemiş olur. Giysiler kan dolaşımını engelleyecek şekilde olmamalıdır. Çok bol olmaları da ısınızı dışarıya sızdırır ve ısınızın size dönmesi için gerekenden fazla hacim oluşturur. Yürüyüşe üşünerek başlanmalıdır. Yürüyüş sırasında sizi terleteceğinden şüphelendiğiniz parçaları çıkartın. Kampta ise iyi giyinin. Molalarda terinizi soğutmamak için hemen üzerinize bir şeyler giyin. Her çıkıştan önce ıslanacak giysiler yerine kuru yedeklerini çantanıza koyun.
  • Kartopu oynamayın, kara oturmayın.
  • Vücut ısısının %70’i baş ve boyundan ,%10’u ise bileklerden kaybedilir. O halde buraları mümkün olduğunca korumakta fayda vardır.
  • İyi yemek yiyin. Bol bol sıcak sıvı için. Çıkışlarda yanınıza en az 1.5 litre sıcak ve toplam 2.5 lt sıvı alın. Yatmadan önce çiş ve kakanızı mutlaka yapın. Yürüyüşe çıkmadan önce herkes en az 1 lt. sıcak sıvı içmiş olsun. Soğuk su kesinlikle içmeyin.
  • Antrenmanlara gelin! Kol antrenmanları vücut metabolizmasını geliştirip, direnci arttırmaktadır. Şehirde çok giyinmeyin. Gece çok kalın örtünmeyin. Çok sıcak su ile duş almayın.(Uzun vade hesapları)
  • Gerekmedikçe çadırdan dışarı çıkmayın.

HİPOTERMİ HER MEVSİM MEYDANA GELEBİLİR.HAZIRLIKLI OLUN!

İLKYARDIM:

Her şahıs kendisinden olduğu kadar partnerinden de sorumludur. Bu tür durumlara karşı uyanık olmak, bana bir şey olmaz dememek çok önemlidir. Eğer üşüyorsanız ve üşümenizi durduramıyorsanız partnerinize mutlaka haber verin. Eğer yine de bir çözüm bulamadıysanız EĞİTİCİNİZİ UYANDIRIN.

  • Hipotermi geçirmekte olan bir hastaya ilk olarak ek giysiler giydirilir. Üzerine bir şeyler örtülür.
  • Islak giysiler çıkartılıp vücut kurutulur, oluşan ısı kaybı engellenmelidir.
  • Uzuvlarına bakılarak frozbit olup olmadığı tespit edilir.
  • Bilinci yerindeyse bol bol sıcak sıvı içirilir. Sıvı ne çok sıcak ne de çok soğuk olmalıdır. Azar azar fakat sık kalorisi yüksek yemek verilir.
  • Durumu çok ağır değilse hareket ettirilerek vücut ısısını arttırması sağlanabilir.
  • Mümkünse çadıra ve daha önceden ısıtılmış tuluma konulur. Normal vücut sıcaklığına sahip bir kişi aynı tuluma girerek ısı transferi sağlayabilir. Tüm vücudun aynı anda ısıtılması kanın daha da soğuyarak iç organlarına dönüşüyle ölüme sebep olabilir. Çadır yoksa rüzgar almayan bir yere yerleşilmelidir. Çıkışlarda neden ekip başının uyku tulumu ve mat alığı buradan anlaşılabilir.
  • Işımayı en aza indirgemek için alüminyumlu battaniye ile sarılabilir.
  • Her dağcı şüpheli bir durum gördüğünde kendi nabzını almalıdır. Hipotermi vakalarında da sık sık nefes, vücut sıcaklığı ve nabız kontrol edilmelidir. nabzı hissetmek zor olabilir. Sabırla beklenmelidir. Vücut sıcaklığı koltuk altından alınmalıdır.
  • Tüm vücut aynı anda ısıtılmamalıdır. Bu kanın yüzeye gelip daha da soğuyarak iç organlara dönmesine yol açar. Karın, göğüs ve derinin ince olduğu boyun, koltuk altları ve kasıklar ısıtılmaya çalışılmalıdır.
  • Kendinizi de ihmal etmeyin.

FROZBİT (FROSTBITE):

Lokal donma, soğuk ısırığı veya don ısırığı diye adlandırılabilir. Vücudun ısı kaybettiği bir organdan kanı çekerek daha hayati olan iç organlara göndermesiyle meydana gelir. Soğuk, yetersiz giyinme, dehidrasyon, rüzgar, yüksek irtifa, nem genel tetiklerdir.  ısısı düşmeye başlayınca sinirler buradaki damarları bloke eder ( kan dolaşımı bölgeden çekilir buna frostnip denir ).Eğer uzuv daha da soğuğa maruz kalırsa sinirler işlevini yitirerek damarları serbest bırakır ve kan tekrar uzva gelir. Artık kan da donmaya başlar ve akıcılığı düşer. Dokular da donmaya başlamıştır. Bu olaylar ağır ağır gelişir. Frozbitin getirdiği iki büyük sorun donan hücrelerin ölmesi ve kılcal damarların ölüp dokulara kan ulaştıramamasıdır. Genel olarak üç aşamadan oluşur:

  1. Frostnip: Bölgenin çok üşümesi sonucunda sinirlerin kan dolaşımını bölgeden çekmesi. Yüzey soğuk ve cansız görünür, beyazdır, acı vermektedir. Dokular zarar görmemiştir.
  2. Yüzeysel Frozbit: Bölgedeki sinirlerin donması. Renk kızarıktır. Soğuktur fakat yumuşaktır. His kaybolmuştur. İçi kansız veya daha ileri aşamalarda kanlı su kabarcıkları oluşabilir.
  3. Derin Frozbit:Son aşama olarak bölgedeki dokuların donup, kangren olmasıdır. Deri oldukça sert, parlak, hissiz ve hareket ettirilmesi olanaksızdır. Mora doğru bir renk almaya başlamıştır. Frosnip belirtileri görüldükten sonra 1 saat içinde geçmemiştir. Tüm frozbit vakalarında tekrar ısıtıldığında büyük acı verir.

NASIL ÖNLENİR? :

Dağda gerekli kurallara uyulduğu sürece her risk sıfıra indirilebilir.

  • Beslenme, giyim, sıvı alımına önem verilmelidir.
  • Alkol ve sigara kullanılmamalıdır.(hipotermi için de geçerli!)
  • Etkinliğe yağlı yüz ve beş karış sakalla gidilmelidir. Yağ çok iyi bir yalıtkandır. Sakal ise yüzünüzü güneşten korumakla beraber yalıtkan görevi de görür.
  • Eğer herhangi bir uzvumuz çok üşüyorsa onu hareket ettirmeli, kuru giysilerle yalıtmalıyız. O dokuyu hafifçe ısırın acı varsa sorun şimdilik yok demektir. Ama o bölgenin üstüne bir şeyler giymelisiniz, ıslaksa kurutmalısınız. Çünkü bu durum önlenmediğinde daha ileriki ciddi aşamalara geçebilir.
  • Metallere, kara çıplak el deydirmemeliyiz. Etkinliğe gelmeden önce yüzük, küpe vs. çıkartınız. Öz ısıları çok düşük olan metaller kolay ısınıp kolay soğurlar. Bu yüzden çevrelerine göre hep soğukturlar. Çok soğuk havalarda metallere çıplak ten ile değildiğinde o bölge ani olarak donar ve metale yapışır. Bölgeyi metalden ayırmak deriyi zedeler ve acı verir.

İLKYARDIM:

Öncelikle hipotermi vakası varsa onu tedavi edin. Frosnip aşamasındayken donmakta olan bölgeyi ten temasıyla, koltukaltı, ağza (ıslatmadan) sokarak veya eller arasına alarak ısıtmalıyız. Her zaman derin frozbit varmış gibi davranın. Normal bir parmağın içine sokulduğunda yanmayacağı (30°C- 35°C ) sıcak sıvı hazırlayın ve yarım saat uzvu içine yerleştirin. DONAN BÖLGEYİ ASLA OĞUŞTURMAYIN. Bu zaten donuk olan dokuları parçalayarak zedeler ve daha fazla hasara neden olur. DONAN BÖLGEYİ ASLA DİREKT ISI KAYNAKLARINA TUTMAYIN. Dokuyu yakmaktan başka hiç bir şey yapmazsınız. Kabarcıkları patlatmayın, bunlar iyiye işarettir. Kabarcıkları patlattıktan sonra enfeksiyon kapma riskini göz önünde bulundurun. Eğer kabarcıklar kanlı ise asla doğa ortamında asla patlatılmamalıdır. Frozbite uğramış ve kurtarılmış bölgede kan dolaşımı azalır. Yeniden donması çok kolaydır. Çözülmüş bir dokuyu yeniden dondurmak çok daha kalıcı hasarlara yol açar. O halde uzvun tekrar donma ihtimali varsa çözülmemelidir. Hasta hemen doktora götürülmelidir. Frozbit olan bölgeler her gün temizlenip Aloevera sürülür. Parmaklar, birbirine yapışmaması için steril gazlı bezle ayrılır. Sonra da yara steril gazlı bezle örtülür.

DEHİDRASYON (SUSUZLUK):

Dağda su içmenin önemi büyüktür. Şehirde günde 1.5-2 lt olan su kaybı dağda 4-4.5 lt’ye kadar çıkabilir (terleme, soluma ve idrar).Bu su yerine konamadığı zaman Dehidrasyon meydana gelir:

  • Kan su miktarı azaldığından koyulaşır ve kalp bu koyu kanı pompalamak için extra efor sarfeder. Ciddi perfonmans düşüklüğü vardır.
  • Çiş çok az sıklıkta ve koyu sarıdır.
  • Kandaki zararlı maddeler atılamamaktadır.
  • Suyu azalan deri hücreleri güneşten daha kolay etkilenmektedir.
  • Kan kılcal damarlara daha zor gitmektedir.(Frozbit tehlikesi)
  • Su ile birlikte giden mineraller vücut içi reaksiyonları geciktirir.
  • Depresyon, vücut koordinasyonunda bozukluklar, şuur bulanıklığı dış belirtileridir.
  • Dağda irtifa arttıkça havanın nemi azalır. Akciğer soluduğumuz havayı kullanabilmek için nemlendirir. Fakat nefes verdiğimizde bu su kaybedilir. Bu olgu dağda sıvı kaybını ciddi boyutlara ulaştırmaktadır. Üstelik susamama hissi de buna eklenmektedir. Kişi suya ihtiyacı olmadığını zannetmektedir. Dehidrasyondan korunmak için bol bol sıvı içiniz. İçtiğiniz sıvı ne çok sıcak ne de çok soğuk olmalı.(Ort. 50°C)Sabah çıkışa gitmeden önce en az bir lt sıcak sıvı içmiş olun. Dehidrasyona uğramış bir insana sık sık azar azar sıvı içirin. Sıvı mineral yönünden zengin olmalıdır.(Çok sıcak olmamalı, çorba olabilir).Dışarı verdiğimiz suyla kaybettiğimiz mineralleri yerine koymalıyız. Bana bir şey olmaz demeyin.

KAR KÖRLÜĞÜ:

Kışın dağda başımıza gelebilecek potansiyel bir sorun da kar körlüğüdür. Gözün dış katmanlarının özellikle de Korneanın (gözün en üst saydam tabakası), UV (Ultraviole) ışınları etkisiyle yanması sonucu oluşur. Göz yüzeyi kabarıp pürüzleşebilir. Daha fazla maruz kalınırsa göz merceği de zarar görebilir. Rahatsızlık 6 ila 12 saat sürekli ışımaya maruz kalmayla kendini gösterir. Bu yüzden zarar tam olarak yerleşmedikçe bir belirti göstermez. Gözler ışığa karşı hassastır, göz kapakları şişebilir, kızarmıştır ve acımaktadır. Kar körlüğü kör olma anlamına gelmemektedir. Rahatsızlık açık güneşli havada olduğu kadar bulutlu havada da meydana gelebilir, çünkü bulutlar da UV ışınlarını geçirebilmektedir. İyileşme birkaç gün alır. Bu sırada Hastanın gözlerini ovuşturması engellenir. Gözler dinlendirilir (mümkün olduğunca hareket ettirilmemelidir) ve eğer mümkünse tamamen iyileşene kadar parlak ışığa çıkarılmaz. Önlemenin yolu çok basittir. Genel olarak bir fırtına veya güneş gözlüğüne ihtiyacınız var.  Bu gözlük UV ışınlarının en az %90’ını süzebilecek kapasitede olmalı. Mümkünse gözünüze hiçbir yerden ışık girememeli. Koyu camlar gözünüzün kamaşmasını engelleyecektir. Gözlüğünüz yoksa üzülmeyin; gözlerinizin altına kömür sürebilirsiniz veya karton veya koli bandından her göz için bir dar ve yatay ya da küçük yuvarlak delik açacağınız bir gözlük hazırlayabilirsiniz.

YANIKLAR:

Yanıklar üçe ayrılır:1. 2. ve 3. derece yanıklar. Burada Biz sadece 1. derece yanıkları ele alacağız.
1.Derece: Deri kızarıktır. Sızlar. Dokunulduğunda acı artar. Yüzeysel deri bütünlüğü bozuk değildir. Şişme olabilir.
2.Derece: Deri kızarıktır ve su kabarcıkları vardır.

3.Derece:En derin yanıktır, kemiğe kadar ulaşmış olabilir.

Dağda yanıklar en çok trangia kullanırken meydana gelmektedir. Bu yüzden ocağı çalıştırırken her zaman çok dikkatli olmak gerekmektedir. Eğer bir yanık olayıyla karşılaşırsanız müdahale etmeden hemen eğiticinize haber verin.

  • Yanan bölgede dokulara ısı yayılımını engellemek için uzuv en az 10 dakika soğuk suya tutulur.( Kara değil! )
  • Kaynar suyla ıslanan giysileri çıkartın.
  • Yanık bölge şişmeye başlamadan her türlü sıkan aksesuar çıkartılmalıdır.(yüzük, kemer, ayakkabı vb.)
  • Yanık bölge temiz bir sargı bezi ile kapatılmalıdır.
  • Kişi yatırılmalıdır ve sıvı içirilmelidir.
  • İleri derecede yanmış bir eklem hareketsiz hale getirilmelidir.
  • 1.derece yanıklarda Silverdin, Bepanthene veya vazelin iyi sonuç verir.

GÜNEŞ YANIĞI:

Güneşteki UV ışınlarının etkisi ile meydana gelir. İrtifa arttıkça UV etkisi de artar. Örneğin 3000m’de bu oran %50’ dir. Eğer etrafta kar da varsa yansımadan dolayı etki daha da artacaktır. O halde dağda güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak elzemdir. İlk akla gelen yol güneş kremidir. En az 15 faktör ve UVA ile UVB ışınlarını süzebilmelidir. Krem her gün ve birkaç defa uygulanmalıdır. Giyinme deriyi korur. Ensenizi bir tülbentle iyice kapatmayı ihmal etmeyin. Dudaklarınızı ihmal etmeyin. Güneş ışınlarından çatlarsa acı verir. Hafif yanıklarda Bepanthene veya vazelin yaraya iyi gelir. Yanıklardan etkilenmiş kişi yatırılır. Yaralar iyileşene kadar tekrar kesinlikle güneş görmemelidir.

AYAK VURMASI:

Dağda ayağın ayakkabı içindeki hareketleri bir süre sonra ayak vurmasına yol açar. Dağa gelmeden önce topuğumuza ,yan çıkıntıların alt yüzeyine ve baş parmak altına kan dolaşımını engellemeyecek şekilde yerleştireceğiniz flasterler bunu büyük oranda engelleyecektir. Size bu konuda neler yapabileceğinizi pratik olarak anlatmaya çalışacağız.

AKLİMATİZASYON:

Kısaca kişinin yüksek irtifaya sağlayabildiği uyumluluğa denir. Hiç yüksek irtifada bulunmamış bir insanı yüksek irtifaya bir anda çıkartmak bazı sorunlara yol açabilir. Yüksek irtifada meydana gelen sorunların sebebi havada azalan oksijendir. O halde dağcı kademe kademe alışa alışa yüksek irtifaya çıkmalıdır. Dikkat ederseniz önce 1500m civarında idik bu etkinlikte 2000m üstüne çıkacağız ve bu durum yazın 3000’e kadar sürecek. Yani yavaş yavaş 3000’e aklimatize olacağız.

KARDA ÇADIR KURARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ

Kar üzerine çadır kurmak biraz dikkat gerektirir. Ama kurallara uyarsanız çadırda rahat iki gecenin sizi beklediğini söyleyebiliriz.

  1. Önce çadır kuracağınız yeri belirleyin. Nerelere çadır kurulabileceğini temel kampçılık eğitiminde öğrenmiştiniz. Kışın bunlara eklemeniz gereken faktör, şiddetli kar ve rüzgardan en iyi şekilde korunabileceğiniz bir yer seçmektir. Ama ağaç altı sakın olmasın. Yağış bitse de dallardan kar yağmaya devam edebileceğini ve ağaca yıldırım düşmesi riskini unutmayın.
  2. Karın derinliğini tespit edin. Çok mu derin yoksa sadece bir kaç santimetre mi? İşte bu sizin stratejinizi belirleyecek. Ortam şartlarına da bağlı olmakla beraber eğer kar yarım metreden daha az ise toprağa ulaşıncaya kadar kazılır. Tabii bunun için ortaya çıkacak toprağın zemininin düz olduğuna emin olmanız gerekir. Kazacağınız bölgeyi kar küreğinizle çizerek önceden belirleyin. Çadırınızın taban alanından her köşede yaklaşık yarım metre daha geniş olmasına olanak verin. Sonra duvar oluşturacak şekilde dikine kazın. Ortaya çıkan karları gelişigüzel etrafa savurmayın. Bunları dikdörtgenin kenarlarına yığın. Sonra bunlara duvar şekli verin. Eğer kar sert ise blok blok çıkarıp tuğla gibi etrafına örmekte fayda var. Bunun sebebi a)çadırınızı aşırı rüzgarlara karşı korumak b) Dış ve iç tente arasından kar ve rüzgar girmesini engellemektir.
  3. Önceki bilgilendirmenize bakacak olursanız, der ki “çadırın kapı tarafını rüzgara vermeyin, gerdirmelerden dolayı daha sağlam olan yan taraflarına rüzgarı verin.” Bu kural aynen geçerlidir. Dikdörtgeninizi ona göre hazırlayın diye hatırlatalım dedik. Pekii mutfağı nereye vereceğiz? Mutfak kapısı çadırın rüzgar alan tarafının zıttına verilmeli ki duman buhar falan üfürülsün gitsin. Mutfak kapısı tarafında dikdörtgeni biraz genişletin. Size kolaylık olacaktır.

EĞER KAR YARIM METREDEN DAHA DERİNSE NE YAPACAĞIM?

Telaşlanmayın. Yine yarım metre kadar kazın. Aynı şeyleri tekrarlayın. Zemini dümdüz yapmalısınız. Ayaklarınızla iyice ezin. Çadırın içine girdikten sonra bozuk satıhlı kar önce ısıdan erir sonra da gece donar bir daha düzgün bir şekil vermek mümkün olmaz. O halde en iyisi işi baştan sıkı tutmaktır. Ocağı koyacağınız tarafta karı biraz daha derin kazın. Bu size mutfak işlerinde kolaylık sağlayacak. Daha fazla hacminiz olacak. Ayrıca giriş çıkışlar da daha kolay olur.

KARDA ÇADIR GERDİRME – SABİTLEME TEKNİKLERİ:

Çadırı gerdirme ve sabitleme için kullandığımız kazıklar karda çoğu zaman işe yaramaz. Hele hele toz kar varsa. Bu çok sinir bozucu bir durumdur. Ama başa çıkabiliriz.

  • Etrafta taş varsa bunları kullanabilirsiniz.
  • Bir gerdirme ipini iki kazıkla ve kazıkları çapraz saplayarak yapabilirsiniz.
  • Kar kazığı denilen profil kazıklardan temin edilebilir. Bunlar özelikle set karda çok iyi sonuç verir. Kar toz kara yaklaştıkça boyları da 50 santime yaklaşır.
  • Yine 30-50 cm. boyunda 3-4 cm genişliğinde kırılmış meyva kasaları olabilir. Tahta karda çok çabuk donar ve sertleşir. Bir çadırı gerdirmenin en kolay yoludur. Ormandan toplanacak ağaç parçaları da iyi iş görür. Ama genelde yoğun karın altında sağlam bir kaç tane bulmak bile çok zordur. Bu yüzden en iyisi şehirde hazırlayıp getirmektir.
  • Elinizle iki kar topu büyüklüğünde karı sıkıştırın. Sonra gerdirme ipine taşla gerdirir gibi koyun. Bu karı gerdirme ipi az gergin olacak şekilde kara ayağınızla bastırarak gömün. Biraz bekleyin. Donmasını hızlandırmak için üstüne çok az su dökebilirsiniz. Ya da işeyebilirsiniz.
  • Kazma, baton, emniyet profili, deadman ( snow fluke ) gibi malzemelerle çadırı gerdirmekten kaçınılmalıdır. Çünkü bu malzemleri ertesi gün çıkışa götüreceğinizden sökmek zorunda kalacaksınız. Yine boş kalan yerleri gerdirmek için çözüm yaratacaksınız.

DİALOG-1

Hadi koçum çık bi kar al gel bak çorba yapacağız su yok

-Abi daha demincek gittim yaa! Hayvan gibi kar yağıyor abi.

-Ben anlamam koçum git neap yap getir.

Bu dialogları yapmak istemiyorsanız çadıra girmeden önce büyük boy bir çöp torbasını ağzına kadar doldurun. Daha sonra mutfak ara tentesinde köşede kolay ulaşabileceğiniz bir yere koyun. Karı ara tente kısımlarında derince kazdığınız için torbayı kolayca yerleştireceksiniz.

DİALOG -2 (Sabah olur-Kalk borusu öter)

-Durun olum. Üstümüze kar yağıyo oynamayın.

-Hayırr!! her şey kar oldu?Nassı çadır bu yaa?

GECE YATMADAN ÖNCE ÇADIRDA NE GİBİ ÖNLEMLER ALMALIYIM?

Gece yatmadan önce yapılan en büyük hatalardan biri iç tentenin fermuarlarını sıkı sıkı kapatmaktır. Bu durum öncelikle sağlıksızdır çünkü içeride oksijen azalmaktadır. Sabah yorgun uyanırsınız. Ayrıca gece boyu solduğunuz havadaki nem verimli bir şekilde dışarı atılamayacağından iç tenteyi ıslatır. Onlar da sizi ve eşyalarınızı ıslatırlar. Büyük bir ihtimalle sabaha karşı donup bir de üstünüze kar olarak yağarlar. Önlemi çok basittir. Her iki tarafı da yarı yarıya açık bırakın veya sadece filesini kapatabilirsiniz. Hatırlayın dışarıya duvar örmüştük, kar iç ve dış tentenin arasından girmesin diye. Evet bu kısımda kar toplanmasına izin vermeyin. Burada toplanan karlar çadırın solumasını engelleyecektir. Sizin göreviniz bu karları temizlemektir. Çadırın gergin olması önemlidir. Çadırı kurarken iyi gerdirmek elimizdedir. Gece yatmadan önce çadırı gerdirin. Ama sakın fazla abartmayın. Gece çadırın üzerinde buz – kar tanecikleri oluşmaya başlar. Bunlar çadıra giriş çıkışlarda içeriye dökülürler. Düzenli olarak temizlenmeleri gerekir.

DİALOG -3

-Abi sular donmuş ocak donmuş ayakkabılarım donmuş abi yandık bittik mahvolduk abi!

-Olm. Sana kaç kere demedim mi gece yatarken bunları içeriye al diye ha! Hadi erit bakalım şimdi.

Arkadaş haklı. Yatmadan önce aklımıza getirmemiz gereken çok önemli birşey de gece dışarıda donabilecek şeyleri içeriye almaktır. Geceden sabah içmek üzere doldurduğumuz termostaki su ısı kaybından soğuyabilir, pet şişelerdeki su da donabilir. Bunları çorap eldiven gibi bir şeyin içerisine yerleştirip tulumun içerisine almak gereklidir. Sabah donan pet şişe içerisindeki su artık kullanılmaz haldedir. Onu eritmek için kullandığımız yakıt da boşa gitmiştir. Tüm gün ayağınızda kalarak nemlenen ayakkabılarınız ara tentede başı boş bırakıldıklarında bir de havanın nemiyle birleşerek sabaha donabilirler. Ayağınıza tekrar giydiğinizde vücudunuzdan büyük bir ısı kaybına yol açıp, ayağınızda frozbit riskini arttırırlar. Bazı ayakkabıların gece donup sonra da kırıldıkları rapor edilmiştir. Donan bağcıkları da bağlaması sabahları büyük problemler yaratır. Bunları engellemek için ayakkabılarınızı gece yatmadan önce bir çöp torbasına koyun. Eğer çadırın içinde yer varsa alın. Yoksa ara tentede kalsın. Bazen ayakkabı bağcıkları donmasın diye ayakkabıdan çıkarılıp tulumun içerisine alınır. Kimi baton sapları bu amaçla batondan ayrılabilir. Kazmaların perlonları kara değdirilmez. Gece benzin veya ispirto da donabilir. Bunları da pet şişe gibi içeri almanızı tavsiye ederiz. Yiyecekler yatarken içeride ayak ucuna konarsa daha iyi olur.

İMDAT! OCAĞIM KARA BATIYOR.

Durun durun endişelenecek bir şey yok. Isınan Trangia kara batmak ister. Biraz gıcık bir durumdur. Eğer dikkat edilmezse üzerindeki tencere devrilebilir. Bunun için en iyi çözüm evden alüminyum folyo getirmek ve ocağın altına sermektir. Etraftan bulunacak düz bir taş da olabilir. Ya da MSR ocaklar için “trillium stove base” denen bir aygıt mevcuttur. Sakın kağıt koymayın. Eğer hiç biri yoksa arada bir ocağı kapatıp, karı düzeltip tekrar trangiayı üzerine koymaktan başka çareniz yok.

DİALOG-4

-abi kaç saattir eritemedin şu karı hadi abi yaa bitirecen yakıtı yaa?

-olmuyor abi köklüyorum ateşi gene de uzun sürüyor.

İlk hatırlamanız gereken şey tencerenin kapağını kapatmak olsun. Tencereden çevreye olan ısı kaybını engellemelisiniz. Trangianın altına alüminyum folyo bu işe de yarayacaktır. Karı kuru kuru eritmeyin. Tencereyi yakabilirsiniz ve zamandan kaybedersiniz. Biraz üzerine su dökün, ne kadar çabuk eridiğini göreceksiniz.

LİMON ? KLOR TABLETİ ? NE ALAKA?

Eritilmiş kar suyu saf sudur. Vücut saf suyu kullanamaz ve hemen dışarı atar. Bunun için suyu tang limon ,çay gibi şeylerle zenginleştirmeden içmemek gerekir. Bir limonla 6 litre su üretilebilir. Bazen eriteceğimiz kar temiz olmayabilir. Suyu dezenfekte etmek için de klor tableti kullanırız. Karda çamur varsa şişelerimize doldurmadan önce bir tülbentle süzeriz.

NASIL AYAKKABI GETİRMELİ?

Dağcılık yaparken bildiğiniz gibi boğazlı ayakkabılar tercih ediyoruz. Bunun bir sebebi de ayağınızı kardan korumaktır. Ayakkabıların en zayıf yerleri dikişleri olduğundan az dikişli bir ayakkabı tercih etmeye çalışın. Genelde dağcılık hayatında ilk senesini asker postallarıyla geçiren pek çok arkadaşımız vardır. Bunun dışında manda derisi vb. derilerden yapılan dağcılık ayakkabıları mevcuttur. Bu tür deri ayakkabılar postal ya da cat benzeri ayakkabılara göre kara çok daha dayanıklıdırlar. Genel olarak ilk altı ay içine hiç su geçirmezler. Plastik ayakkabı verilen kışın oldukça popüler olan ayakkabılar iki kısımdan oluşur: iç ve dış. İçeride mesleri vardır bunlar çadırın içinde de terlik babında kullanılır ve ısı yalıtımı sağlarlar. Ayrıca ayağın terini dışarıya atarlar. Ayakkabının dış kısmı ise sert plastikten yapılmıştır. Yani su geçirmemektedir.

AYAKKABILARI VAZELİNLEMEK? O DA NESİ?

Ayakkabınız plastik ya da dağcılık için üretilmiş deri ayakkabılardan değilse kesin su alacaktır. Sizin alacağınız önlem ayakkabınızı vazelinlemektir. Etkinliğe gelmeden önceki iki günün akşamlarında bir elinizde saç kurutma makinası diğer elinizde pamuk ayakkabınıza vazelini uygulayın. Saç kurutma makinası vazelini eriterek deriye daha iyi işlemesini ve vazelinin deride daha uzun deride kalmasını sağlar. Ayakkabının dikişleri ve burnu en çok su geçiren yerleri olduklarından buralara daha bol uygulayın. Vazelin mi? Hani şu bayanların ellerine sürdükleri krem var ya. Eğer dağ ayakkabısı kullanıyorsanız vazelin ayakkabınızın derisine zarar verip ömrünü kısaltabilir. O zaman bir adet vaks adı verilen özel kremlerden almakta ayakkabınızın geleceği açısından fayda var.

GORE-TEX, CORDURA, WINDSTOPPER, POLAR VS. NEDİR NE DEĞİLDİR?

Bu yazdıklarımızın hepsini bir kumaş olarak kabul edin. Unutmayın ki bunlar pahalı malzemelerdir. Burada amaç sadece sizi bilgilendirmektir. Bunları satın almanıza falan gerek yok yani. Gore-tex santimetrekaresinde1.5 milyar delik bulunan bir zardır. Bir gözenek yağmur damlasından 20 bin kere küçük olduğundan su geçirmez. Öte yandan bir su buharı molekülünden 700 kere daha büyük olduğundan terinizi dışarı atar. Rüzgarı kesme özelliğine de sahiptir. Böylece kendi terinizden kurtularak ıslanmadan uzun mesafeler rahatça yürüyebilirsiniz. Gore-tex zarı genellikle Cordura adı verilen çok dayanıklı kumaşlara lamine edilir (yapıştırılır).Cordura neredeyse tüm dağcılık malzemelerinde kullanılmaktadır. Su kaydırıcı özelliği olduğu gibi oldukça uzun ömürlüdür. Polar da gore-tex mantığı gibi teri dışarı atar, zor ıslanır ıslak olsa da yalıtır kolay kurur, sıkıştırılabilir, hafiftir, zor kirlenir. Yalıtımı oldukça iyidir. Ama rüzgarı yeterince kesemez. Bu eksiklik de wind stopper adı verilen gore-tex zarının bir türeviyle giderilmeye çalışılmıştır. Oldukça soluyan bu zar su kaydırıcı özeliğine sahiptir yani su geçirebilir. Rüzgarı geçirmez. Polardan çok daha az hacimlerle aynı yalıtımı sağlar. Genellikle sentetik yalıtım katmanlarının arkasına lamine edilir. Eldiven ve berelerde sık kullanılır. Polartec iyi yalıtımıyla tanınmış bir kumaşken (solda), çok daha az hacimle aynı yalıtımı sağlayan Winstopper gittikçe daha popülerlik kazanmaktadır.

ÇADIR TÜRLERİ

Kolda kullandığımız çadırlar iki tenteli normal dağcılık çadırlarıdır. İki direkleri vardır ve şiddetli rüzgarlara dayanıklı değildir. Fırtına çadırları ise daha sağlam dış kumaşlardan yapılmış çoğunlukla dört pollü (direkli) çadırlardır. Bazıları tünel şeklinde ve alçak olur. Bu onların rüzgarı daha rahat bertaraf etmelerini sağlar. Kimilerinin direkleri de yan yana birbirine değmeden donatılmıştır. Testlerde 128 km/saat rüzgara dayanmaları beklenir. Ayrıca üzerlerine biriken aşırı kara karşı da yamulmadan kalırlar. Expedisyon çadırları fırtına çadırları oldukları gibi içlerine 6-8 kişi alırlar. Büyük dağların ana kamplarında geçirilecek haftalar için oldukça uygundurlar. Tek katmanlı çadırlar: Ya da “single wall tent”ler genellikle soluyabilen bir kumaştan yapılmış tek tenteli çadırlardır. Bunlara bivak çadırı da denir. Oldukça hafiftirler. Yazlık çadırlar:yaz koşullarında oldukça rahat ve hafif çadırlardır. Dış tenteleri çadırı tam olarak kaplamaz.

2 direkli dağ çadırı (solda) ile 4 direkli fırtına çadırlarının rüzgara dayanıklılıkları arasında ciddi fark vardır.

BİVAK NEDİR?

Çadırın dışında geçirilen her gece bivak sayılır. İkiye ayrılır:

Planlı ve plansız:

İkisi arasında büyük fark vardır .Planlı bivağa dağcı psikolojik ve malzeme olarak hazırlıklıdır. Malzemesini ona göre yanında getirmiştir. Tulumu, matı vardır. Ama plansız bivakta hesaplanan şey gerçekleşmemiştir; programda bir sapma vardır. Geceyi geçirmek için elde ne varsa kullanılır. Genellikle bu tür bivaklarda uyunmaz. Paso muhabbetle vakit geçirilir. Kimi zaman rota üzerinde çadır kuracak yer yoktur, kimi zaman da sizin alpinist duygularınız kabarır ve ben çadır taşımam abi dersiniz. Genellikle de ne olur ne olmaz mantığıyla dağcı yanında bir adet bivak torbası getirir. Bu adı üstünde bir torbadır. Su geçirmez. Bazen o da olmayabilir. O zaman bivak yerini hazırlamak dağcının yaratıcılığına kalır.

KARDA NASIL YÜRÜMELİYİM? NEDEN HEP EKİP BAŞIMI TAKİP ETMELİYİM?

Ekip başınızın açtığı izlerden yükselirken ayakkabınızın burnunu saplamaya çalışın. İnerken ise topuk batırın. Fakat bu sırada tüm vücut ağırlığınızı vermeyin. Hemen diğer ayağa geçin böylece batmadan rahatlıkla yürüyebilirsiniz. Ağırlığınızı ne çok öne ne de çok arkaya verin. Eğer topuk batırmazsanız ayağınız kayabilir ve bu dengenizi yitirmenize neden olur. Ekipte herkes aynı izden gitmelidir. Böylece ekip üyeleri fazladan kara batarak enerji kaybetmiş olmazlar. Ayrıca kar altında büyük boşluklar olabilir. Ekip başı sizi bu risklerden korumak için oradadır, unutmayın. Eğer birden fazla iz olursa başka bir ekip yolunu şaşırabilir, buna da dikkat etmek gerekir.

MOLALARDA NE YAPMALIYIM?

Dağda gün içerisinde yemek yiyecek vakit olmaz. Her durduğunuzda kuruyemiş vs. atıştırınız. Terinizi soğutmamak için üzerinize bir şey giyiniz. Sıcak sıvı içiniz.

ÇIĞ NEDİR?

Çığ herhangi bir yamaçta birikmiş aşırı miktardaki karın altındaki katmanlara tutunamayarak aşağı kaymasıdır.

UNUTMAMALI !!!!!!!

  • Temel Kampçılık Eğitimi için dağıtılan check-listi gözden geçirip malzeme, yiyecek vb. açısından eksiksiz olunduğuna emin olmak!
  • Giysilerin, (özellikle de çorap, eldiven, bere gibi)ağırlık ve ıslanma olasılıklarını hesaplayarak yedeklerini götürmek!
  • Kış kamplarında iyice belirginleşen çadır içi düzen konusu(her aradığını tak anında bulabilme babında),
  • Çanta ve çadır içinde torbalama ve en az 3 tane Battal boy çöp torbası getirmek.
  • Soğukta susama( ma? ) hissinin yanıltıcı olduğu.(Sıvı ihtiyacı hissedilmeyebilir ancak fiziksel aktivite sürdüğünden hala terliyor ve sıvı yitiriyoruz bu nedenle yürürken çadırda tuluma girmeden önce yeterince sıcak sıvı alındığından emin olunmalı üşenilmemeli.
  • Çadırda ocak yakma konusunda bilgilendirmede söylenenler!(emin olmadığınız noktada bir bilene danışmak!)
  • Her etkinlikte bazı ilkyardım malzemeleri herkeste tek tek olmalıdır. Bunlar: 1 adet 10 x 1.5 m. gaz sargı bezi, 1 adet 5 x 1.5 m. gaz sargı bezi, ağrı kesiciler, ateş düşürücüler, aspirin, supradyn, ishal ilacı, alerji ilacı, mide ilacı (antiasit-Talcid gibi) 1 adet 8 x 1.5 m. elastik sargı bezi, üçgen bandaj veya yemeni, gazete kağıdı, betadine veya biokadin (antiseptik solusyon), jelatin, buzdolabı poşetleri, kağıt-kalem, klor tableti (suyu dezenfekte etmek için ), 4 adet 30 x 80 steril gaz kompres, 2.5 x 5m. flaster, yara bantları, kolonyalı mendil, rehidrasyon tozu, çengelli iğne, birkaç buzdolabı poşeti, en yeni basım özet bir ilkyardım kitabı, birkaç çift şeffaf eldiven, aliminyum battaniye.
  • Ayakkabılarınızı KESİN VAZELİNLİYORSUNUZ UNUTMAYIN!!! Vazelini yanınızda getirin.
  • Yağmurluk pantalon ve TOZLUK getirmeyi unutmayın.
  • Herkesin en az 3 lt su kabı ( pet şişe vs.) ve her çadırın en az 1.5 lt ispirtosu olmalı.
  • Benzin kullanacakları için kar da eriteceğimizden günlük kişi başı 237 ml. normal benzin getirin.
  • PAYLAŞ